24 Kasım 2012 Cumartesi

UZMANINIZI İYİ SEÇİN





Sözlük anlamı ile diyet, 24 saatlik beslenme demektir. Yani gün içinde yediğimiz tüm besinler bizim diyetimizi oluşturur. Belli başlı sağlık sorunları olduğunda ise diyetimiz başına özel bir isim alır; zayıflama diyeti, diyabet diyeti, az yağlı diyet veya kilo alma diyeti gibi. Dolayısı ile diyet aynı zamanda bir tedavi şeklidir ve tamamen kişiye özeldir.


Diyet, üniversitelerin Beslenme ve Diyetetik Bölümü mezunları olan diyetisyenler tarafından bireysel olarak hazırlanır ve yine bu uzmanlar tarafından takibi yapılarak uygulanır. Zayıflama yolculuğunuzda seçeceğiniz uzmanınızın ünvanını ve uzmanlığını araştırmadan kendinizi ellerine teslim etmeyin. Günümüzde beslenme bilimi ile yakından uzaktan ilgisi olmayan kişiler tarafından açılan merkezlerde düzenlenen yanlış programlardan uzak durunuz. Kendisini diyetisyen olarak tanıtan ancak beslenme ve diyet eğitimi almamış kişileri danışmanınız olarak seçmeyiniz. Sağlığınızı uzman ellere teslim ediniz.

22 Kasım 2012 Perşembe

İNSÜLİN DİRENCİNİ DE KIRDIK!




Merhaba,
Yaklaşık 2,5 ay önce bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine danışanınız oldum. Daha önceleri başvurmadığım yöntem kalmadı desem yeridir. Gıdalardan kısıtladım, zayıflama hapları kullandım, ara ara spor yaptım ama bana göre fazla olan kilolarımdan kurtulamadım. Kilo veremedim mi? Hayır verdim. 3 kilo verip 5 kilo geri aldım. 5 kilo verip 8 kilo geri aldım. Velasıl size 88 kilo olarak geldim. İyiki de gelmişim. Gelince anladım ki kilo verdirmek hakikaten uzman işiymiş. İnsanlar vücudunun her hangi bir yerinde bir problem olduğunda nasıl doktora koşuyorsa kilo problemi olanlar da diyetisyene gitmelilermiş. Kan tahlillerim yapıldığında dengesiz olan bir sürü değer çıktı. Sebebi bilinçsiz beslenme!  Neredeyse şeker hastası olacakmışım. Ama sizinle tanıştım şu an 72 kiloyum hakikaten bu işi biliyorsunuz, işinizin hakkını veriyorsunuz. Size teşekkür ediyorum   Saygılarımla… Ulaş




Diyet programının başladığı ilk günden itibaren son derece kararlı olan ve diyet konusunda gerçekten çok iyi bir öğrenci olan Ulaş Bey emeklerinin karşılığını tam 16 kg vererek aldı. Tahlillerinin sonucunda kuvvetli bir insulin direnci ile karşı karşıyaydık ancak hem diyetsel müdahale ile hem de kullanılan takviyeler sayesinde 16kg sonunda insülin direncinden eser kalmadı. Sanırım bu süreç sonunda zayıflamaktan ziyade insülin direncini tedavi ederek şeker hastalığı riskini ortadan kaldırmış olmamız kutlanmalı. Size ve ailenize sağlıklı ve güzellikler içinde geçireceğiniz bir ömür dilerim... 


NURAY HANIM SÜPERSİNİZ!





Merhaba,
2006 yılında 2.doğumumu yaptıktan sonra kilolu halimle bu seneye kadar bekledim.
Kilo  verme denemelerinde bulundum;kendi kendime diyet,kavitasyon,power plate,plates…..
En son bir diyetisyene gittim fakat bana’ senin durumun vahim ‘dedi.Çok kızdım,sonra kendi kendime bişeyler yapmaya çalıştım tekrar fakat yine  başarılı olamadım.
Bu yaz (2012)yeğenimizin düğünü vardı, zayıflamalıyım dedim ve diyetisyen araştımasına girdim,kendi kendime bu işi yapamayacağım kanısına varmıştım.
Komşumun arkadaşı Başak hanıma gitmiş ve çok güzel kilo vermiş olduğunu öğrendim ve hemen Başak hn gittim.
Diyetisyeni sevmek çok önemli.Çok tatlı bir insan,bana motivasyon verdi,yakın takip etti.Ondan aldığım motivasyonla
10-11 kilo verdim.68,8 ile başladık.(20 TEMMUZ)Şu an 58 kiloyum (30 EKİM)ve doğumdan önceki kıyafetlerime giriyorum.
Görenler de çok şaşırıyor ,3 arkadaşım daha başladı,kendimi 39 değil daha genç hissediyorum.
Başak hn a çok teşekkür ediyorum………………………………Nuray YAVUZ,BURSA 2012





İşte mükemmel bir sonuç ile uğurladığım bir danışanım daha...Nuray hanım aktif iş hayatının içinde olan ve yoğun çalışıyorum diyerek bahane üretenlere inat, 2 çocuk annesisin zayıflaman çok zor diyenlere inat programına dört elle sarılan ve sonucunu fazlası ile hak eden biri.  Kilo vermesine hiç bir engelinin olmadığını tahlil taramasının sonucunda öğrendiğimiz andan beri Nuray hanıma inanmış bir uzmanım. Hiç durmadan verilen tam 11 kg Nuray Hanım'a, yenilenmiş bir beden ile  sağlıklı bir beslenme alışkanlığı kazandırdı. Bizim gibi çıtı pıtı, minyon olan bayanlar 11 kg'ın ne demek olduğunu gayet iyi bilirler :) Yani sonuç mükemmel. Size yeni görünümünüz ile  güzel ve sağlıklı günler diliyorum...


13 Kasım 2012 Salı

HAREKETSİZLİK BELİMİZİ KALINLAŞTIRIYOR


Masa başında çalışmak her yıl bize fark ettirmeden 2-3kg katıyor. En çok kalınlaşan yerimiz ise maalesef belimiz oluyor. 



Yoğun iş hayatı çoğu kişinin kendine zaman ayıramamasına neden oluyor. “ Vaktim yok, spor yapamıyorum. Dolayısı ile spor yapmadan asla zayıflayamam” düşüncesinin arkasına saklanmak ömür boyu kilolu kalmayı en başta kabullenmek anlamına geliyor. Halbuki doğrusu bu değil. Evet doğru, spor sağlıklı yaşam için vazgeçilmez. Ancak kilo korumak veya fazla kilonuzdan kurtulmak için spor yapmak şart değil. En basit olarak iş yerinde çekmecenizi düzenleyerek bile başlayabilirsiniz. 

1.       Sabah evden kahvaltı yaparak çıkın. Eğer evde kahvaltı yapmaya vaktiniz yoksa ya 5 dakika daha erken kalkın veya iş yerine giderken arabanızı güzel bir fırının önünde durdurun. Alacağınız 1 simit ve 1 kutu süt veya sütlü kahve… 1 simit ortalama 3 ince dilim ekmek yerine geçiyor. Baylar simitin hepsini bitirirken bayanların yarım simit yemesi yeterli gelecektir. Burada yapılan hata kahvaltı için tercih edilen pastane ürününün poğaça veya börek gibi yağlı besinler olması. Bunun yerine simit veya tost ise iyi bir alternatif. 

2.       Öğlen yemeğine kadar soluksuz çalışıyor olabilirsiniz. Ancak çekmecenize elinizi attığınızda, elinize alacağınız 1 avuç sarı leblebi, 2-3 ceviz, 2-3 adet kuru meyve alternatiflerinden herhangi biri öğle yemeğinde tabağınıza saldırmanızı engelleyecektir. 

3.       Öğlen yemeğinde yapılan en büyük hata karbonhidratı ayarlayamamaktır. Çorba, pilav, makarna, patates, ekmek, tatlı… Bu besinlerin hepsi karbonhidrat kaynağı. Tabaklarınızdan sadece 2’sini karbonhidrat kaynağı olarak seçin. Örneğin çorba, etli patates yemeği, pilav ve yoğurttan oluşan bir menüde tercihiniz 3 kap karbonhidrattan sadece 2’si ve yanındaki yoğurt olmalıdır. 

4.       Gün içinde bardak sayısı sayılamayan çay tüketimine masa başı çalışan kişilerde alışığız. Çayda bir sıkıntı yok. Ancak ya içine atılan şekerler? İşte bütün suçlu bardağınızın içindeki masum görünen şekerler. Eğer gününüz içeceksiz geçmiyorsa ilk yapmanız gereken şekeri bırakıp çayın ve kahvenin kendi tadını algılamaya çalışmak. Dilimizdeki tat algılayıcılarının hafızaları oldukça kötü. Emin olun 1 ay sonra şekerli çayın tadını unutacaksınız.  Bu süreçte size tatlandırıcılar destekçi olabilir. 

5.       Uzun süren toplantılar uzun süren açlık anlamına gelir. Aç kalma süreniz 3 saati geçerse, pankreasınızdan salınan insülininiz bir sonraki öğündeki yemeklerinizi karın bölgenizde depolamak için göz kollayacaktır. Toplantının ortasında elma yemek pek mantıklı görünmüyor. O zaman içeceklerimiz size yardımcı olsun. Toplantıya girmeden önce, 2-3 saat sonra getirilmesi için siparişini vereceğiniz sütlü 1 fincan kahve, 1 bardak taze sıkılmış meyve suyu, 1 bardak ayran, 1 bardak meyveli süt gibi alternatiflerden herhangi birisi hem iştahınızı kontrol altına almanıza hem de uzun süren açlığın getirisi olan bel bölgenizin yağlanmasına engel olacaktır. 

6.       Bazı besinleri tüketmek ve tükettikten sonra vücudunuza zararının dokunmaması için fiziksel aktiviteyi hayatınıza sokmalısınız. Eğer spor yapamıyorsanız; beyaz ekmek, beyaz pirinç, sofra şekeri, hazır meyve suyu, şekerli gazlı içecekler belinizi kalınlaştıracak en baş besinlerdir. Mümkün olduğunca bu besinlerden uzak durmakta fayda vardır. 

7.       Yoğun bir iş gününün sonunda sıra geldi akşam yemeklerine. Akşam yemeğinizi de iş dolayısı ile dışarıda yemek durumundaysanız tercihlerinizi öğlen yemeğine göre yapmanızda fayda var. Öğlen kırmızı et içeren bir yemek yediyseniz akşam tercih edeceğiniz yemek beyaz et olmalıdır. Izgara bir balık, tavuk veya hindi eti oldukça sağlıklı bir tercih olacaktır. Alkol tercihiniz ise en masum alkol olan beyaz şarap olursa, seçimlerinizde vücudunuzu üzmemiş olursunuz. Eğer yemeğinizi evinizde yiyebileceğiniz o şanslı akşamlardan birini yaşıyorsanız tercihinizin bol posalı koca bir tabak sebze yemeği olmasına özen gösterin. Seçeceğiniz herhangi bir sebze yemeği hem bağırsak sağlığınız hem de kilo kontrolünüz için size çok yardımcı olacak. Yanına ise ekmeğinizi ve yoğurdunuzu eklemeyi ihmal etmeyin. 

8.       Son olarak düzenli olarak 6 ayda bir yaptıracağınız detaylı kan tahlilleri ile vücudunuzu her dönem yeniden tanımalısınız. Stresinizin, yaşınızın, hareketsizliğinizin ve yanlış beslenme düzeninizin bedeninize zarar vermesini önlemek için düzenli doktor ve diyetisyen muayenesinden geçmeyi ihmal etmeyiniz.

10 Kasım 2012 Cumartesi





TÜM DÜNYANIN SAYGI DUYDUĞU , 
KULLUKTAN BİREY
TOPLUMUNA GEÇİŞİMİZİN MİMARI VE  TÜRKİYE CUMHURİYETİ KURUCUSU,

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK , 

TÜRKİYE VATANDAŞLARININ ŞÜKRANLARI İLE , 
RUHUN ŞAD OLSUN.

8 Kasım 2012 Perşembe

SOĞUK HAVALAR GELİYOR, BAĞIŞIKLIĞI KUVVETLENDİRME ZAMANI




Havaların soğuması ve yağmurların başlaması ile havada daha çok üreme şansı yakalayan mikroplar bağışıklık sistemimizin zayıflaması için göz kolluyor.  Bu dönemde beslenmemize daha fazla değer vermeliyiz. Seçeceğimiz bazı besinler bağışıklık sistemimizi kuvvetlendirmemize yardımcı olacak.



·         C VİTAMİNİ:  grip denilince aklımıza gelen ilk besin bileşimi c vitamini oluyor. Ciddi bir antioksidan özelliği olan c vitaminini bolca içeren besinlerin tüketimi hastalıklara yakalanma riskimizi azaltıyor. Bu mevsimde özellikle mandalina portakal, greyfurt, kivi, nar ve limon c vitamini açısından en zengin meyveler. Meyve yiyemeyen biri iseniz suda eriyen c vitamini tabletlerinden de destek alabilirsiniz.




·         OMEGA-3: balık yağı olarak da bilinen omega-3 bağışıklık sistemini kuvvetlendiren önemli bir besin bileşeni. Kasım ayı ile birlikte başlayan balık sezonunda her evde haftada 2 defa balık pişirilmesini öneriyorum. Balığın yağından faydalanmak istiyorsanız ise pişirme yönteminize dikkat edin. Çünkü yağda kızartma gibi yüksek ısıya maruz kalarak pişirilen balığın içindeki yağ yanar. Dolayısı ile fayda görmek istediğiniz balık yağından vücudunuz faydalanamaz. Bu sebepten balıklarınızı ya fırında pişirin ya da ızgara yapın. 

·         KOKAN KIŞ SEBZELERİ: pişerken kokan kükürtlü sebzeler olarak tanımlanan karnabahar, pırasa,brokoli, lahana, kereviz ve enginar birde soğan,sarımsak bağışıklık sistemini destekleyen antioksidan bileşikleri içerir. Bu besinlerden fayda sağlamak istiyorsak ya az sulu  tencere yemeği yapmalıyız, yada buharda pişirip salata gibi tüketmeliyiz. Çiğ olarak kerevizin rendelenerek salata haline getirilmesi de yine aynı şekilde tüm antioksidanların alınmasını sağlayacaktır. 

·         D VİTAMİNİ: Her ne kadar artık bol güneşli günler göremesek de güneşi gördüğümüz her an güneşten faydalanmalıyız. Eğer yazın bol bol güneşlenen biri iseniz korkmanıza gerek yok. D vitamininiz sayesinde bağışıklığınız kuvvetlenmeye başlamıştır. Ancak yazın yeterince güneşlenememiş bir de üzerine sürekli kapalı ortamda bulunan biri iseniz d vitamini takviyesi almanızda yarar var.  

·         PROBİYOTİKLER:  en çok kefir ve yoğurtta bulunan probiyotikler özellikle bağırsak sağlığı için son derece önemli. Yapılan bir çok bilimsel çalışmada bağırsak sağlığının iyi olmasının bağışıklık sistemini kuvvetlendirdiği tespit edilmiştir. Dolayısı ile her gün mutlaka 1 kase yoğurt ve bunun yanında 1 su bardağı da kefir içmeliyiz.

Hastalanmadan ve bol enerjili geçireceğiniz günleriniz olsun.