16 Mart 2015 Pazartesi

KEFİR VE BAĞIRSAK SAĞLIĞI




Bağırsaklarımızda var olan yaklaşık 100 trilyon kadar bakterinin içinde yararlılar da var, zararlılar da. Yararlı bakteriler bağırsağımızın iç yüzünü koruyup, bize faydalı vitaminleri üretiyorlar. Zararlılar ise bizi hasta etmek için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. İşte probiyotiklere tam da bu aşamada ihtiyaç duyuluyor. Eğer bağırsaklarımızda yararlı bakteriler sayıca ve işlevce zararlılardan üstün olduğunda bağırsak sağlığı korunmuş oluyor. Bu sebeple yararlı probiyotik bakterilerin bağırsaklarımıza bolca yerleşip orada üremelerini istiyoruz. 

Probiyotik canlı bakterilerin bağırsak içinde yeterli besini bulup üremeleri ve orada yaşayabilmeleri gerekir. Probiyotik bakterilerin besinlerine prebiyotik denir.  Bir besinin içinde hem pre hemde probiyotik var ise bu besine SİNBİYOTİK  besin denir. İşte kefir tam anlamı ile sinbiyotik bir besindir. 

Probiyotik besin kaynaklarının en kuvvetli olanı kefirdir. Günlük 1 su bardağı kefiri düzenli içtiğimizde bağırsaklarımızda probiyotik bakteri ortamını desteklemiş oluyoruz. Dolayısı ile bağırsak gazı, kabızlık, ishal, bağırsak parazitleri, kolit, chron gibi önemli bağırsak hastalıklarına karşı ciddi bir koruyuculuk kazanmış oluyoruz. 

Probiyotikler eczanelerde toz veya kapsül şeklinde de satılıyor. Dönem dönem bu şekilde kullanımlarını da hastalarımıza öneriyoruz. Ancak yukarıda bahsettiğim gibi sinbiyotik halde kefiri içmek bütün hazır probiyotik destek ürünlerinden daha efektiftir ve uzun vadede daha belirgin fayda sağlayacaktır. 

Dünya üzerinde bağırsak sağlığı denildiği anda artık akla birinci sırada pro ve prebiyotikler gelmektedir. Bu konuda çalışan araştıran bütün bilim uzmanları artık kefir gibi kuvvetli probiyotik içerikli besinin değerini, kıymetini anlamışlardır. Ancak bir eleştiri yapacak olursam süt ve ayran reklamının yapıldığı kadar kefir reklamının yapılmaması, halkı yeterince bu konuda bilinçlendirmemek üzücüdür. 

Daha bol kefir içilen bir Türkiye için kollar sıvanmalıdır. Bu durumda bağırsak hastalıklarının görülme sıklığının azalacağı düşünülmektedir.
DYT.BAŞAK KEFELİ

Hiç yorum yok: